Malumunuz İstanbul an itibariyle 110cm kar altında. Sabah
kalktım ve her zamanki gibi Maya’yı parka götürdüm. Gözümün içine giren kar
tanelerinden yürüyememe ve olanca soğuğa rağmen çok keyifliydi. Bizim ev
ahalisi çok şeker olduklarından suda erime korkusuyla evden çıkmadıkları için
onlara dışarısının ne kadar güzel olduğunu göstermek için birkaç fotoğraf
çekmek istedim cep telefonumla. Sonra fark ettim ki, fotoğrafçılık sertifikamı
alıp rafa kaldırdıktan sonra makinemi elime alıp adam gibi tek bir kare
fotoğraf çekmedim ben. Özlemişim...
O yüzden bugünkü postumu fotoğraf sevenlere ayırıyorum.
Sizlere takip etmekten zevk duyacağınız bir fotoğrafçıyı tanıtacağım. Adı Erik
Trent. Dallas’lı sanatçı, süper yeteneğiyle kendi kendine fotoğraf çekmeyi
öğrenenlerden. Tasarım yapmayı ve
seyahat etmeyi seven Erik kreativ direktör olarak çalışıyor.Erik ağırlıklı
olarak sokak, lifestyle ve mimari fotoğraf çekimi yapıyor. Kendi ağzından
dinleyecek olursak:
“Benzersiz bir hikaye
anlatan ve ilham veren anları yakalamak için kullanıyorum makinemi. New York’un
çarpıcı ve cesur mimarisini ve nefes kesen çöl manzarısı ile Big Bend’in
ötesine geçen gün batımlarını çok seviyorum. Her çekimden en iyi sonucu almak
için gerçek bir coşku duyuyorum ve bir sonraki önemli anı yakalamak için
heyecan içinde oluyorum.”
Erik Trent'i instagram'dan takip etmek için buraya tıklayın.
0 yorum :
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkür ederiz.
Thank you for commenting.