Evlenmeyi isteyen ama hala bekar gezenler için durum
gerçekten zor biliyorum. Sık sık etraftan “Üzülme, birini bulacaksın” ya da “Daha
zamanı gelmemiştir, aramaya devam et.” Cümlelerini duyuyorsunuz değil mi? Ve
tüm bunları duymak, müstakbel eşinizi arama hevesinizden biraz daha
vazgeçiriyor sizi. Şubat’ın başlarıydı sanırım, bir arkadaşım kız arkadaşı
tarafından terk edildi, gerekçe ise kızımızın ciddi bir ilişkiye kendini hazır
hissetmemesiydi. Düşünün yani genelde bu işlerin zıttı olur, kız ağlar, erkek kaçar.
Sürekli neyi yanlış yaptığını sorup duruyordu. Acı gerçeği
yüzüne vurmak durumunda kaldım. Evliliği takıntı haline getirmişti. Kendine
helal süt emmiş bir kız bulup bir aile kurmayı o kadar takıntı haline getirdi
ki, yanaşan tüm kızları korkutup kaçırmaya başladı.
Sevgili evlenmeyi isteyen bekar arkadaşlarım, bu acele, bu
takıntı, bu mahalle baskısı ne için? Ümidinizi kesmeyin. Denemekten, aramaktan
vazgeçmeyin. Ama Allah’ın aşkına takıntı haline de getirmeyin. Biraz bu konuyu
unutup, farklı işlere yönelin. Kaçınılmaz an geldiğinde zaten karşınızda güneş
gibi parlıyor olacak. Uyuşturucu bağımlıları gibi bir yerlerde krize girip
ölmeyin o yüzden.
Cemil (kız kaçıran) biraz biraz yola gelmeye başladı. Bu
takıntının mutluluğunu baltalıdığını gördü ya da görmüş gibi yapıyor. Onu bu
kafa yapısından uzaklaştırmak için arkadaşları olarak bazı minik hilelere
başvurduk.
Öncelikle evlilik saplantınızı ve diğer insanların sizi
nasıl gördüğü, hakkınızda ne düşündüğünü haddinden fazla umursarsanız
hareketleriniz ve özgürlüğünüzü kısıtlamış olursunuz. Mesela kendimden örnek
vereyim. Üniversite zamanında tüm spor, dans ve aklınıza gelebilecek bilimum
aktiviteler bize sudan ucuza sunuluyordu. Çılgın gibi o kurstan diğerine
yazılıp gidiyorduk. Neden? Etrafta rezil olacağız, potansiyel sevgili
adaylarını kaçıracağız kaygımız yoktu.
Bir gün aynı dersi aldığım bir arkadaş, haftalık programıma
göz atmak istedi. Uzattım, bende alıp onunkine baktım. 2 gün sonra buz pateni
pistinde çaylaklar takımı olarak debelenirken, ne göreyim! Bu tipik beni
izliyor! Eman yarabbi! Saf saf uzattığım haftalık programımı 30 saniye
içerisinde ezberlemiş ve beni tavlamaya gelmiş! İşe yaradığını söylememe gerek
var mı? Çocuk hoş, bir de böyle romantik jestler falan, işte sana Prince
Charming! Kısacası ayağınızı yerden kesen anlar hep en beklemedik zamanda gelir
canlar, bu yüzden kendinizi kahretmeyin, zamanınızı işkenceye dönüştürmeyin.
Sonrasında ne mi oldu, her hafta çocuk sinsi sinsi beni bir yerde izliyor diye
kasılmaktan adam gibi artistik buz pateni öğrenemedim. Çok şükür düşüp kaseyi
kırmam ama zamanında özgürlüğümü kısıtladığım için ortalıkta hava atamıyorum! (merak
edenlere, evet çocukla hala görüşüyorum)
Karizmayı zedelemekten korkmayın, gidin yeni şeyler yapın,
farklı insanlar tanıyın. Muhtemelen başlarda salak gözükeceksiniz ama olsun
hayatı yaşamış olacaksınız. Bir şeyleri kaçırmak daha mı güzel?
Büyük veya küçük olması önemli değil. Gidin uzun zamandır
yapmak istediğiniz bir şeyi yapın, çekindiğiniz için hiç denemediğiniz bir şeyi
yapın. Bir de bekarken yapın bunları aradan çıksın, o çok meraklı olduğunuz
evlilik sırasında yapamayacağınızı garanti ederim. O yüzden bekarlığı dibine
kadar yaşayın!
Bekarlığın getirdiği tüm avantajları kullanın. Sevgiliniz
varken, evliyken seyahat bile etmek dert olur. Güzel bir gezi planlayın, farklı
kültürleri tanıyın. Bu sizin dünyaya bakış açınızı değiştirecek.
0 yorum :
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkür ederiz.
Thank you for commenting.